Kig Medya Loader
King Medya Kayseri
Bir Marka hikayesi örneği: Nusr-et

Bir Marka hikayesi örneği: Nusr-et

Kategori: GÜNCEL Tarih: 03 Nisan 2017
Bir Marka hikayesi örneği: Nusr-et

Markalaşma nasıl bir serüven, başarı nasıl oluşuyor; yanıt Nusr-et'in hikayesinde. Şirketler, kurumlar, firmalar ve hatta kişiler eğlenceli pazarlama içeriği yaratmak için deyim yerindeyse göbeğini çatlatırken, Nusret'in başarısı ders olarak okutulsa yeridir.


Dünya markası haline gelen, fenomen, restoranlar zinciri sahibi, 'SaltBea' hareketini adeta dünyaya
yayan Nusret Gökçe, orijinal restorancılık anlayışıyla seven sevmeyen herkesten takdir almayı hak
eden bir adam.
 
Markalaşma nasıl bir serüven, başarı nasıl oluşuyor; yanıt Nusr-et'in hikayesinde.
 
Şirketler, kurumlar, firmalar ve hatta kişiler eğlenceli pazarlama içeriği yaratmak için deyim yerindeyse
göbeğini çatlatırken, Nusret' in başarısı ders olarak okutulsa yeridir.
 
Nereden nasıl başladığı ise, takdire en çok şayan olan kısım. Kömür ocağında çalışan bir baba ile
ev hanımı bir annenin 5 çocuğundan biri. Zorluklar dolayısıyla ortaokula devam edemeyip, çalışma
hayatına atılan Nusret Gökçe, kasap çıraklığı yaparak “son et bükücülüğe” başlıyor. Yeri geliyor
günde 18 saat çalışıyor, yeri geliyor hiç senelik izin yapmıyor, yeri geliyor son bir maaşıyla
yurtdışına gitme hayalini gerçekleştiriyor.
 
Ağabeyinin yanında küçük yaşlarından itibaren kasaplık yapıyor. 13-14 yaşlarında Bostancı' da
kasapta çalışmaya başlıyor. Etlerle hep haşır neşir olan Gökçe, ilerleyen yaşlarda İstanbul' da kasap-restoran
tarzı bir işletmede çalışırken bu işin yurtdışında nasıl olduğunu merak ediyor. Bu esnada eti
ünlenmeye, et özellikle ondan istenmeye başlıyor. Sadece son bir maaşı ve kredi kartından çektiği
bir miktar parasıyla Arjantin'e gidiyor. Üç ay boyunca çiftlikleri, kasapları, restoranları geziyor ve
bunları da yabancı dili olmadan yapıyor. Türkiye'ye dönünce öğrendiklerini eski iş yerinde
aktarmaya devam ediyor ama bu defada Amerika'ya gitmek istiyor. Amerika vizesi almak kolay
değil elbette, daha evvel hakkında çıkan haberleri yetkililere göstermesi ile alabiliyor ancak
vizesini. Amerika'ya gidip, kapak atmak olmuyor derdi hiçbir zaman.
 
Tek gayesi, işin yurtdışında nasıl yapıldığını yerinde öğrenmek ve kendi yerinde uygulamak. Restoranlarda çalışmaya başlıyor, idealleri uğruna para almadan
hem de. Yaptığı et menünün biri New York Times'a haber oluyor. Böylelikle ünü durdurak
bilmeden sürüyor. Yurtdışı deneyimi sonrası sektöre adını en iyisi olarak yazdırıyor; bize de haliyle
başarısını tebrik etmek düşüyor.
 
'Nusr-Et' markasının ortaya çıkışı ise, Mithat Erdem ile ortak olması ile başlıyor. Nusret emeğini,
Mithat Erdem mali gücünü ortaya koyuyor. Yalnızca 6 ayda masraf çıkıyor, 400 çalışan ile restoran
zinciri sahibi haline geliyor. Doğuş Grubu da Nusr-Et'e ortak oluyor ve şimdi Nusr-Et dünya
markası. Dünyaca ünlü Leonardo Di Caprio' yu ağırlayan da kendisi, Bruno Mars' ın tweetine konu
olan da kendisi, Fransız futbol takımı St. Etienne futbolcusunun gol sevincini Salt Bea ile yaşatan
da kendisi ve ABD'de bir talk show programında videoları izlenen de kendisi. Aynı zamanda Ekşi
Sözlük'te herkese nasip olmayan oldukça olumlu yorumlara sahip olan da kendisi.
 
Mesleğini en başından beri seven, aslında doğuştan vizyonu olan bir adam Nusret Gökçe. Et
konusunda hep çok usta, et doğramayı hep çok seviyor. Şimdi ise, etleri canlandırıyor; kendi deyimi
ile “ete sevgisini katıyor”. Nitekim sosyal medyadan eti ne kadar seve okşaya pişirip, sunduğunu
görüyoruz. Videoları adeta sanat eseri. Çünkü Nusret'e göre “etin işlenmesi, hazırlanması başlı
başına bir sanat.” Müşterileriyle birebir ilgilenen Nusret'in etleri “seve seve” sunması belkide onu
farklı kılan.
 
“Aman etle dalga geçiyor gibi durmayalım” diyecek kadar işine aşık. Yine “Başarıyı
yakalamak o kadar zor değil ama onu muhafaza etmek, sürekli kılmak zor” diyen Nusr-Et' in iş
tutkusu, markalaşma hikayesine örnek olup, zirveleşecek cinsten.